bir dolma efsanesi "kiva han"

Galata kulesinin tam karşısında konumlanan ve belli bir misyonu üstlenmeye çalışarak gelişimini ve sunumunu ona göre hazırlayan otantik bir lokantadır "Kiva Han". Menüsü ve sunumu itibari ile eskide kalmış ve pek konuşulmamış pilavından , şerbetlere kadar çeşitlemelerin sunumunu yapan kiva han taksim civarında elbette bu menüsü ve tavrı ile içerik olarak tek ve benzeri olmayan bir restauranttır. Burada çeşit çeşit pilavları yemenin yanı sıra, sebze yemeklerinin her yöreden farklı tatları , birbirinden enfes et yemekleri haricinde en başarılı oldukları konu muhteşem dolmalardır. Burada dolma yemek istanbul içinde yapılabilecek en güzel yemekli eylemlerin başında gelir. Enfes ve çeşidi bol dolma yemek istiyorsanız adres galata'da Kiva Han'dır. bunun için de ödemeniz gereken yaklaşık miktar tatlısı,ana yemeği ile beraber kişibaşı ortalama 30-35 civarında olacaktır

Kiva Han;
Adres: Galata Meydanı No:4 Beyoğlu
Tel: 212 298 98 98

cunda'da bir sürrealizm örneği "Vino şarap evi"

Cunda yılı aşkın süredir hayalini kurduğum ve mutlaka bir yaz ortasında ziyaret etmek istediğim büyülü bir yer benim için. Bu büyülü yere bu sene yine zamanında bir plan yaparak beraberce sevdiğim insan ile yolculuğa çıktık ve burada da 10 yılı aşkın süredir muhabbetimizi paylaştığımız arkadaşlarım da planın içine katılınca değişik ve bir o kadar da güzel bir tatil oldu benim açımdan. Geçen sene gittiğimde alkol yasağından sanırım farkedemediğim fakat bu sene bütün özgürlükleri ile beraber geçirdiğim tatilde gözüme çarpan en değişik yer Vino şarap evi oldu.Vino şarap evi sahibesi Reyhan hanımın belirttiği üzere 4 yıldır burada faaliyette olan , dışarıda 5-6 masası kışın içeride 3-4 masası ile beraber ev yapımı şarapların satıldığı, lezzetli ada yemeklerinin şaraba meze olarak sunulduğu gerçekten tam olarak hayalde kurulan bir ada hayatına uygun olağanüstü bir yer. İn vino veritas tabelası ile aslında hayat felsefesini ne kadar doğru belirleyen insanların burada yeraldığını görmek bir taraftan da insanı zorla içeriye itmekte idi. Biz 5 kişilik bir grup ile ilk burayı farkedişimiz Cunda arka sokaklarını dolaşırken duyduğumuz Rum müziği ve Libya'dan gelen güzel misafirimizin şarap aşkı ile oldu. Biz dışarıda güzel bir tahta masaya oturduk ve şarap aşkı ile yanan arkadaşımızın seçtiği dolgun içimli bir kupaj örneği ve özenle hazırlanmış bir peynir tabağı ile keyfimiz yerine geldi, çalan müzikler ile beraber gece geç saatlere kadar güldük,söyledik,eğlendik ve kendimize geldik.


Devamında asıl burada yaşadığımız keşif ise güzel insan ve daimi partnerim, iş bilen asistanım ile beraber adada zeytinyağlı yemekler yemeği hayal ederken tesadüf üzerine Reyhan hanımın biz yapıyoruz buyrun cümlesine üzerine yaşadığımız akşam yemeğinde gerçekleşti. Burada bir akşam yemeğinde girit köftesi , papucaki , patlıcan çığırtma , börülce ve sigara böreği yiyerek bir ada akşamında yaşanılacak bir ziyafeti ziyadesiyle gerçekleştirmiş olduk. İnanılmaz güzel hazırlanmış bir kabak papucaki ile beraber partnerimin kendini kaybettiğine şahit olurken, ada köftesinin nasıl yapılacağını , içinde ne olduğunu hem yiyip, hem tartışan ben ise kendimi kaybederek verdiğim bu savaşta tarif anlamında bir sonuca varamadım. Öğrendiğim ekmekten uzak bir köftenin varlığı idi ve baharatının kıvamdan öte bir belirleyen olduğunu anlamak da en azından savaşmamın bir neticelendirme ile bitmesine sebep oldu. Patlıcan çığırtma kokusu,zeytinyağı ve sosu ile beraber elbette başarılı idi. Sigara böreğindeki peynir lezzete lezzet katmıştı ve son olarak o inanılmaz börülce için hep olsun,hep yiyeyim demekten başka bişey yapamıyorum ki. Hep olsun durmadan yiyeyim, bu kadar basit bir ottan bu kadar inanılmaz bir lezzet nasıl çıkar inanın çözemiyorum ama olsun sorgulamak boşuna ben damak tadıma bakayım.


Sonuçta Cunda'da yaptığımız bu yolculuğun 2 anına şahit olan bu muhteşem yer, tekrardan ve tekrardan gidip görülecek, yemeklerin tadına bakarak ıhhlamalar yaşanacak eğer talep edilirse de ayrılırken yanınızda bir de şarap alarak ziyaretin sonlanacağı gerçekten bir ada mekanı.


Buraya yaşadığı cafe restaurant tecrübeleri ile ayakta tutan ve tutmaya devam eden, adayı ve adalı olmayı anlatırken keyif alan, kendine özgü tavrı ve işbilirliği ile Reyhan hanıma da sonsuz başarılar.....


Seneye görüşmek üzere.....


Vino Şarap Evi;

Adres: Cumhuriyet caddesi no:8 Cunda / Ayvalık

Tel: 266 327 13 55

ayvalıkta bir şahhane "cafe caramel"

Daha yeni dönülen bu tatil günlerinde food and travel dergisinde görüpte gittiğimizde bir tadına bakalım dediğimiz "cafe caramel" yazısı ile sessizliği bozmaya karar verdim artık. Sabahtan yola çıkılarak akşam saatlerinde soğuk esen poyrazın da etkisiyle yorgun argın dönülen ada turundan sonra bir de deniz suyuyla yıkanmış ve beni terketmiş sigaramında verdiği stres ile açlığımı hemencecik güzel yemeklerle doldurmaya karar vererek muhteşem partnerim ile beraber cafe caramele bir telefon açmaya karar verdik. Telefonu açan Yasemin hanım Cafe Caramel'in konumu için bize Ayvalık meydanda iş bankasının sokağından devam edin,karakolu geçince sokağın sonundaki manavı görür görmez sağa dönünce karşınıza görünecektir dedi. Biz de bu kısa yolu malumunuz bir kaç dakikada aldıktan sonra cafeyi görür görmez içeriden birisinin elleriyle bizi karşılaması zaten en baştan burada acayip şeyler yaşanacağının da sinyalini vermiş oldu. Yasemin hanımı hayatımda ilk defa görmeme rağmen bizi tanırcasına sempatik tavırlar ile karşılamış olması esnaf olmak istiyorsan güleceksin lafının ne güzel uygulandığının kanıtı idi. Benim baskım ile sigara krizinden dolayı dışarıya kurulan bir kaç masadan birine oturarak hemen soğuk limonatalarımızı söyledik ve ortada ferahlatıcı, lezzetli bir o kadar da güzel bir içecek vardı, keyifle limonatamızı içtikten sonra cafenin atmosferini yaşamak ve o güzel koltuklarda oturmak üzere içeriye servisimizi açtırdık ve fesleğen soslu makarna, tavuk şinitzel söyledik. Hayatımda yediğim en ama en lezzetli makarnalardan birisini ben burada tattım. Fesleğen soslu makarna gerçekten muhteşemdi, inanılmaz güzel bir lezzet, harika pişmiş bir makarna vardı karşımızda ve bizde güzel insan ile beraber tabağın sonuna kadar sıyırmak vasıtasıyla Yasemin hanımın da takdirini kazanmış olduk. Tavuk şinitzel için ise ayrıca br yer açmam gerek kendi adıma, kıvamında kızarmış, kalınlığı çok güzel ayarlanmış ve lezzetli bir şinitzelide makarnanın yanında ağırlıklı olarak ben yemiş oldum. Bunun ardından sıra tatlılara geldi ve ortada şeftalili turtalar vardı. Şeftalili turta gerçekten çok ama çok lezzetli idi ve ben şeftaliden nefret eden insan olarak tabağı sıyırmam,nefes alma sürem ile beraber yaklaşık 3 dakikamı aldı. Sonuçta notunu aldığın bir yeri gidip keşfetmek ve sonuna kadar tadına vararak lezzetli yemekleri yemek inanılmaz bir keyifti ve bunun keyfini fotoğrafta da göreceğiniz üzere doyasıya yaşadım ben. Sonuçta muhteşem evsahibesinin de etkisini unutmamak gerek. Servisi, sunumu, hızı,güleryüzlülüğü ve muhteşem el becerisi ile beraber yemek konusunda sıkıntılı Ayvalık'ta bize muhteşem bir akşam yemeği yedirmiş oldu. Kendisine tekrar tekrar buradan teşekkür etmek isterim. Fiyat kısmını da son olarak belirtirsek, yemeği,tatlısı,içeceği ve sonunda türk kahvesi ile beraber bir kişinin ödeyeceği maksimum ücret 20 tl. Bir tatil beldesinde bu fiyatlar ile bu lezzeti bulmak inanın gerçekten büyük şans. Umarım istediğiniz gibi olur Yasemin hanım, bir dahaki sene geldiğimizde yaptığı işten daha fazla keyif alan bir evsahibesi görürüz.

Cafe Caramel;
Adres: Barbaros caddesi 37/A ayvalık
Tel: 216 312 85 20

Bursa'nın Rumeli Kavağı "Trilye"


Haziran ayı başında yolumuz yakın olması ve deniz kenarının cezbetmesi sebebiyle Trilye'ye düştü. Trilye Mudanya'dan yaklaşık 10 km ileride ufak bir kasaba. Tek tük tarihi evler etrafta yer almakta ve Trilye sahilinde balıkçılar ve şehrin yeni ismi Zeytinbağına istinaden köylü pazarı ile zeytin,zeytinyağı satan emekçi çiftçiler yer almakta. Trilye'ye ulaşım Yenikapı - Bursa feribotundan sonra eğer akşam saat 21:00 i geçmemiş ise Güzelyalından dolmuş ile yoksa ticari taksi ile ulaşmaktasınız. Trilye Bursa ve İstanbul'a bu yakınlığından dolayı haftasonu var olan 6-7 pansiyon ile yoğunluk yaşamaktadır. Haftasonu uğramayı düşündüğünüzde mutlaka bir kaç öncesinden kontrol etmekte fayda var yoksa giderim , kalırım hesabı ile açıkta kalmanız ihtimaliniz vardır. Biz bu kontrollü ruhumuzla yerimizi önceden ayırtarak, Trilye sahilde yer alan Çınar Otel'e yerleştik ve 2 günümüzü orada geçirdik. Çınar otel Trilye sahilde ufak bir yer ve Cavit beyin işlettiği kendine ait restaurantı olan mütevazı kelimesinin uygun düşeceği bir pansiyon. Ev eski bir ev ve toplasanız 6-7 odası var. Ben sabah kahvaltısı sonrasında bu pansiyon&restaurantta inanılmaz bir akşam yemeği yedim. Bu akşam yemeği benim tahminlerimin çok ama çok ötesinde gelişti ve burada olmayı haketti. Bir gece öncesinden üstadımız Cavit bey ile konuştuğumuz gibi muhteşem bir levrek ızgara geldi masamıza. Deniz levreği olması ve Cavit beyin özel pişirimi ile ortada muhteşem bir balık vardı. Yağı, tuzu nefis, ızgarada tam kıvamında kalmış, taze , büyüklüğü ve görüntüsü göz doyuran enfes bir yemek. Levrek benim elbette çok ama çok sevdiğim bir balık ama bunun ızgarasını bu kadar güzel şekilde yemek ilk defa başıma geldi. Kendimi kaybettim , karşımdaki insanın bir ara sadece ama sadece benim yemek yediğimi izlediğini gördüm. Kısacası Cavit bey muhteşem bir yemek lezzeti sundu o akşam bize, ve bu balık lezzeti arka masada yer alan misafirlerin söylediği gibi burası Bursa'nın Rumeli Kavağı'dır sloganını çalmama sebep oldu. Burası kalamarından, midyesine, balığından,deniz mahsüllerinden yapılmış mezelere kadar herşeyin inanılmaz güzel bir sunumu olduğu, hem fiyatı, hem muhabbeti ile akılda kalmasının şart olduğu bir yer. Fiyatlarda kavağın yarısı kadar. Kişibaşı 50-60 tl ye içki , levrek, meze, meyve hepsini rahatlıkla yiyebilir,içebilirsiniz. Neyse Trilye haftasonu günübirlik veya 1 gecelik konaklama , kaçış ve yemek lezzeti için nefis bir yer ama gitmeye karar verdiğinizde mutlaka Çınar otelde Cavit beyden Levrek ızgara isteyin.

Adres: Eskipazar caddesi No:1 Trilye / Mudanya

Tel: 224 563 20 33

taşta balık keyfi "berceste"


Yazın daha yeni başlaması ile tatil fırsatımızı site tanıtımında o bob marley'in güzel sözü "dünyanın en güzel müziği sessizliktir" mottosu ile karşılayan assos a 5 km bektaş köyünde yer alan saklı bir yer Berceste'de kullandık. Şans eseri güzel bir insan ile beraber ilk paylaşımımızı burası olarak seçmiş , İstanbul'dan Ayvacık istikametinde Truva denilen firma ile yaklaşık 9 saatlik yolculuktan sonra ulaşılmış taştan bir butik hoteldi burası. Taş oteli bir emekli asker Çetin bey işletmekte ve kendisi saygısı,duruşu ile presinsiplerine bağlı bir otel işletmecisi olarak görüntüsünü belli etmekte ve her haliyle ciddi bir kurumun ortasında yer almanın verdiği bir güvenide etrafına saçmakta idi. Otelde Çetin beyin abisi Güngör bey mutfakta aşçılığı üstlenmiş , eskiden gelen köftecilik tecrübesi ve efsane haline gelmiş Çağın Motel deneyimi ile zaten sağlam yemekler ile müşterilerini ağırlayacaklarının garantisini kesin olarak sunan bir görüntü, istek ve çalışma azmine sahipti. Biz otele 4 gibi yerleştik ve akşam saat 19:30 gibi akşam yemeğimizi yemeğe ve beklemeye karar verdik. Akşam yemeğimizde önümüzde taşta pişmiş, sarımsağı , zeytinyağı ile kıvamı,kokusu muhteşem bir şekilde tutturulmuş orkinos balığı var idi. Yanında elbette güzel mezeler vardı ama bu balık hayatımda tattığım en acayip lezzetlerin başına yer alan ve hiçbir zaman unutamayacağım,buraya yazarakta unutturmayacağım bir tat oldu. Özellikle Midilli'ye karşı önünde hiç bir manzara engeli olmadan yenilen bu enfes yemek garanti verebilirim ki hayatım boyunca unutamayacağım yemeklerin en başındadır. Bunda Çetin beyin nezaketi , Güngör beyin lezzet tarifini paylaşma isteği ve Berceste Otel'in sessizlik ve koskoca bir Ege manzarası ile insanı karşılamış olmasının etkisi büyük mü, elbette büyük. Ama bu etkenlerde zaten bir yemeği değerlendirirken başlı başına sebep oluşturmaya yetmez mi? 3 gün kaldığım o süre içerisinde 1. ve 3. gün Berceste'de taşın üzerinde yapılmış Orkinos'un tadına baktık ve güzel insan ile beraber ortak kanaatimiz, yılın belirli bir zamanında bu saygıdeğer ev sahiplerini tekrar ziyaret etmek ve bu evsahipliğinin, ambiansın , balığın tadına tekrardan bakmak ve bunun peşinden koşmaktır.

Berceste Hotel Damlarkayası Restaurant;
Adres: Assos Bektaş köyü , Sivrice Feneri ,Ayvacık
Tel: 286 723 46 16

ilk yazı bir tanıtım


Bu blog bekowsky deneyiminden sonra biriktirilen lezzet duraklarının paylaşımı amacıyla kurulmuş ve niheyetinde paylaşılmaya karar verilmiştir. Yaklaşık 7 yıldır ömrümün önemli bir kısmını oluşturan yemek yemek ve yemek yapmanın verdiği güven ile bu paylaşım umarım bir kaç kişiye ulaşır ve onların kim bilir akşamın bir vaktinde yiyebilecekleri bir yemeğin veya kutlayacakları bir günün ucunda katkısı olur. Back up çalışma deneyimide elbette bu güvene katkıda bulunmuştur ve haftanın her günü neredeyse birilerine akşam , öğle, kutlama, doğum günü gibi bir çok mekan alternatifi veren bu fakir bu deneyimlerini artık yazıya dökerek zamanımızın kısa bir kısmını dert olmasından , karar verilememesinden çıkaracaktır. Neyse bu bir tanıtım idi ve o şekilde kalsın, bundan sonrasında yazılan yazılar ve değerlendirmeler bana yapılacak eleştiriler ve öneriler ile umarım bir kaç ay sonrasında paylaşımı yüksek ve arada bir göz atılan bir blog olması dileğiyle.

Rastgele diyelim, damağımızın tadını paylaşalım .